2 gün önce SALT Online ve SALT Beyoğlu'nda perşembe sineması programı kapsamında ücretsiz gösterimi yapılan "Şehrin Üzerindeki Eller (Le mani sulla città)" filmindeydim.
Muhteşem bir platform bu Açık Sinema. Orijinal dilinde (İtalyanca) gösterimi yapılan filmin hem Türkçe hem İngilizce altyazısı olunca da muhteşem bir kültür/yaş/ülke/dil/cinsiyet karışımı olan bir seyirci kitlesi çıkarmış ortaya. Yerlere atılan minderlerde arkanı da dayayabilince hem rahat bir ortam oluşmuş, hem de ilgi çok olduğundan tanımadığın insanlarla (ister istemez) yakınlaştığından çok sıcak bir ortam yaratılmış.
İtalyan yönetmen Francesco Rosi 1963 yılında tamamlamış olduğu bu filminde tüyler ürpertici bir gerçeklik sunuyor tam da Gezi 'nin yıldönümü ve seçim arifesinde olan bizlere.
Günümüzde, Türkiye'de, özellikle de İstanbul gibi büyükşehirlerde yaşanan, kentsel dönüşüm şemsiyesi altında şekillenen, siyasi ve kapital rantları, yönetim ve/veya denetleme gücüne sahip kişi, kurum ve kuruluşların çevirdiği dolapları öylesine bir gerçeklik ve 50-60 yıllık bir öngörüyle ortaya koyan bir film olmuş ki bu film, insan Taşkışla'yı, Gaziosmanpaşa'yı falan izlediğini sanıyor Napoli'nin yıllar önceki halini izlerken.
Bu noktada belirtmekte fayda var, 'öngörü' çok göreceli bir kavram. O zamanlar İtalya'nın Napoli kentinde geçen bu olayların kurgusal olmayan bir anlatımla ortaya konmuş olması da çok muhtemel. Zira kentleşme, siyaset, para ve çıkar öyle kavramlar ki, dünyanın her yerinde aynı şekilde yaşanıyor ve benzer acılar, benzer mağdurlar yaratıyor.
Filmi izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Büyük resmi göremiyorsak dahi görmemize bir yardımı dokunacağından eminim veya bize belki de daha önce hiç bakmadığımız bir bakış açısı kazandıracağından. Son olarak filmden bir alıntı ile bitiriyorum:
"Siyasi hayatta ahlaksal gazap değersiz bir şeydir. Tek gerçek günah nedir bilir misiniz? Kaybetmek."
Muhteşem bir platform bu Açık Sinema. Orijinal dilinde (İtalyanca) gösterimi yapılan filmin hem Türkçe hem İngilizce altyazısı olunca da muhteşem bir kültür/yaş/ülke/dil/cinsiyet karışımı olan bir seyirci kitlesi çıkarmış ortaya. Yerlere atılan minderlerde arkanı da dayayabilince hem rahat bir ortam oluşmuş, hem de ilgi çok olduğundan tanımadığın insanlarla (ister istemez) yakınlaştığından çok sıcak bir ortam yaratılmış.
İtalyan yönetmen Francesco Rosi 1963 yılında tamamlamış olduğu bu filminde tüyler ürpertici bir gerçeklik sunuyor tam da Gezi 'nin yıldönümü ve seçim arifesinde olan bizlere.
Günümüzde, Türkiye'de, özellikle de İstanbul gibi büyükşehirlerde yaşanan, kentsel dönüşüm şemsiyesi altında şekillenen, siyasi ve kapital rantları, yönetim ve/veya denetleme gücüne sahip kişi, kurum ve kuruluşların çevirdiği dolapları öylesine bir gerçeklik ve 50-60 yıllık bir öngörüyle ortaya koyan bir film olmuş ki bu film, insan Taşkışla'yı, Gaziosmanpaşa'yı falan izlediğini sanıyor Napoli'nin yıllar önceki halini izlerken.
Bu noktada belirtmekte fayda var, 'öngörü' çok göreceli bir kavram. O zamanlar İtalya'nın Napoli kentinde geçen bu olayların kurgusal olmayan bir anlatımla ortaya konmuş olması da çok muhtemel. Zira kentleşme, siyaset, para ve çıkar öyle kavramlar ki, dünyanın her yerinde aynı şekilde yaşanıyor ve benzer acılar, benzer mağdurlar yaratıyor.
Filmi izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Büyük resmi göremiyorsak dahi görmemize bir yardımı dokunacağından eminim veya bize belki de daha önce hiç bakmadığımız bir bakış açısı kazandıracağından. Son olarak filmden bir alıntı ile bitiriyorum:
"Siyasi hayatta ahlaksal gazap değersiz bir şeydir. Tek gerçek günah nedir bilir misiniz? Kaybetmek."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder