Dizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Eylül 2012 Perşembe

[Dizi] Breaking Bad - Vince Gilligan

Breaking Bad... 5. sezonun son 2 bölümüne ithafen... Girdi hem Türkçe, hem İngilizce. Şimdiye kadar izlediğim diziler içinde en sevdiğim, en tam olarak neden sevdiğimi açıklayamadığım...
**
Breaking Bad... from final two episodes of season 5. The post is in both Turkish and English!
The TV series that I love the most and I can never explain why. It catches you and never let go.
--SCROLL DOWN FOR ENGLISH--

- Operasyonunuzla ilgili her şeyi biliyorum. Ortaklarımın dediğine göre yüzde 70 saflıkta meth üretiyormuşsunuz, o da şansınız yaver giderse tabii. Benim ürettiğim yüzde 99,1 saflıkta.
- Eee?
- Eesi... biri ilkokul beyzbol takımı, diğeri ise New York Yankees. Sizinki ılık, kalitesiz ve markasız bir kola. Benim yaptığımsa bildiğimiz Coca-Cola. 
- Pekâlâ. Yani... seni hemen şimdi burada harcayıp çölün ortasında terk etsek piyasada artık Coca-Cola kalmaz, haksız mıyım? 
- Gerçekten, Coca-Cola'nın olmadığı bir dünyada mı yaşamak istiyorsun?

**
- Bizim yüzümüzden daha kaç insan ölecek?
- Hiç kimse ölmeyecek. Artık kontrol bizde olduğuna göre, bir daha kimse zarar görmeyecek.
- Aynı şeyi söyleyip duruyorsun ama her seferinde palavra çıkıyor! Her seferinde!

** 
- Üzgünüm Mike. Bunun olmasına gerek yoktu. Ben...
- Kapa çeneni. Bırak da huzur içinde öleyim.

**
- Çek Cumhuriyeti hakkında ne biliyorsun?
- Çek Cumhuriyeti mi?
- Orada meth'e, Avrupa'daki diğer bütün ülkelerden daha fazla talep olduğunu biliyor muydun? 10 milyonluk ülke nüfusunun yüzde 5'i meth kullanıyor ki bu aşağı yukarı Teksas'ın batısından Phoenix'e kadarki Güneybatı nüfusuna eşdeğer.

**
- Tüm bu adamları ortadan kaldırmak yapılabilir bir şey. Ama üç farklı hapishanede tüm bu saldırıları iki dakika içinde yapmak? Bin Ladin'e düzenlenen suikastler bile bu kadar karmaşık değildi. Yapılabilir... ama istediğin şekilde olmayabilir.
- Noktası noktasına istediğim şekilde yapılabilir. Tek soru şu: Bunu yapabilecek kişi sen misin? ...Bir yolunu bulun. Size bu yüzden para ödüyorum.

**
- Eskiden yazları yaptığım işi düşünüyorum bu aralar.
- Öyle mi?
- Üniversitedeyken, günlerimi ormandaki ağaçları turuncu spreyimle işaretleyerek geçirirdim.
- Ağaçları mı işaretlerdin?
- Evet. İşçiler daha sonra gelip işaretlediğim ağaçları bulup keserlerdi. Önce gidip patikaları ve ağaçların
düşeceği yerleri belirlerdim. Sonra da seçili bir bölge içindeki belirli ağaçları seçerdim. Her gün oraya gider, o yolu yürür ve işe kaldığım yerden devam ederdim.
- Güzel bir işe benziyor... Tüm gün ormanda olmak?
- O kadar da harika değildi. Güneş yakardı hep. Sivrisinekler de vardı. Birkaç dolar kazanmak istiyordum sadece. Bira almak için. Son günlerde o işi çok daha fazla düşünür oldum. Keşke daha çok keyfini çıkarsaymışım. Ağaçları işaretlemek, canavarları kovalamaktan çok daha iyi.

**
- Ne kadar var burada?
- Hiçbir fikrim yok. Gerçekten yok. Ben sadece depolayıp nemlenmelerini önleyip böceklere karşı sprey sıkıyorum. Burada 10 ömür boyu harcayamayacağımız kadar para var. 100 oto yıkama şirketiyle bile aklayamam bu parayı. ... Walt, ben çocuklarımı geri istiyorum. Hayatımı geri istiyorum. Lütfen söyle... Ne kadarı yeterli? Bu yığının daha ne kadar yükselmesi gerekiyor?

**
En sevdiğim diğer W.W.'ya saygılarımla...
Sizinle çalışmak benim için büyük bir onur. Sevgilerle,
G.B.

- W.W.'ya saygılarımla. Yıldızım, mükemmel sessizliğim. W.W. ... Kim sence bu? Woodrow Wilson? Willy Wonka? Walter White?


--ENGLISH--
- I know all about your operation. My partners here tell me that you produce a meth that's 70% pure, if you're lucky. What I produce is 99.1% pure.
- So?
- So... it's grade school T-Ball versus the New York Yankees. Yours is, uh, just some tepid, off-brand,
generic cola. What I'm making is classic Coke.
- All right. Okay. So, um, if we just waste you right here, right now, and leave you in the desert, then there is no more Coke on the market, right? See how that works? There's only us.
- Do you really wanna live in a world without Coca Cola?

**
- How many more people are gonna die 'cause of us?
- No one. None. Now that we're in control, no one else gets hurt.
- You keep saying that, and it's bullshit every time!
- No.
- Always! You know what? I'm done, okay? You just give me my money and you and I, we're done.

**
- I'm sorry, Mike. This... this whole thing could've been avoided...
- Shut the fuck up. Let me die in peace.

**
- What do you know about the Czech Republic?
- The Czech Republic?
- Did you know there's a higher demand for meth there than anywhere else in Europe? Five percent of its ten million people, which is roughly the population of the Southwest from Western Texas to Phoenix, are using meth.

**
- You know, I gotta be straight with you, man. Taking out all these guys is doable. But hitting them in three separate jails all within two minutes? Whacking Bin Laden wasn't this complicated. [...] It can be done, just not the way you want it.
- It can be done exactly how I want it. The only question is, are you the man to do it? Figure it out. That's what I'm paying you for.

**
- Been thinking about this summer job I used to have.
- Oh, yeah?
- Back in college, I'd spend my days marking trees in the woods with this... this orange spray can.
- Marking trees?
- Yeah. Crews would come in later and find the trees I tagged and cut them down. First, you go in, and you mark locations for skid trails and landings. Then you choose specific trees all within a selected grid. Every day, I'd go back, hike in, pick up where I left off.
- Oh. Sounds nice, being out in the woods all day.
- Nah, it wasn't so great. I got sunburned. There were mosquitoes. I just wanted to make a few bucks. Buy beer. Been thinking about that job more and more lately. Maybe I should've enjoyed it more. Tagging trees is a lot better than chasing monsters.

**
- How much is this?
- I have no earthly idea. I truly don't. I just stack it up, keep it dry, spray it for silverfish. There is more money here than we could spend in ten lifetimes. I certainly can't launder it, not with 100 car washes. Walt... I want my kids back. I want my life back. Please tell me... How much is enough? How big does this pile
have to be?

**
To my other favorite W.W. 
It's an honour working with you. Fondly,
G.B.

- To W.W., my star, my perfect silence. W.W. I mean, who do you figure that is, you know? Woodrow Wilson? Willy Wonka? Walter White?

3 Eylül 2012 Pazartesi

[Mini Dizi] Into the West - Steven Spielberg

Steven Spielberg'ün yapımcılığını üstlendiği, William Mastrosimone'un senaryosunun büyük bölümünü yazmış olduğu Into the West, yalnızca Amerika tarihinin değil, insanlık tarihinin de bir özeti... 

- İşaret ihtiyacı, inancı zayıf olanlar içindir.

**
Nereye gidilecek olursa olsun bütün öncüler için altın bir kural vardı: nehri takip etmek.

**
- Batı sadece haritada bir yerdir, yaşam biçimi değil. Bunu asla unutma.

**
İnsanlar evlendi, insanlar öldü, bebekler doğdu. Hayat çemberi buydu. Ovalardaki bir şey insanların birbirine tutunmasını ve yasları geride bırakmasını sağlıyordu. Yas, kimsenin gücünün yetmediği bir lükstü. Yola devam etmek zorundaydık. Yol kat etmek için zahmet çekmek, ite-kaka yol almak zorundaydık.

**
- Beyaz adam hiçbir yere ait değildir ve nereye giderse ölüm onu takip eder. Her zaman onunla farklı yollarda yürümeliyiz.

**
Halkımın yoluyla beyaz adamın yolu ayrı tutulamadı. Washington denilen yerdeki beyaz baba, haber yollayıp düzlüklerin bütün halklarının onu dinlemek için toplanmasını istedi. Birçok yönden, pek çok halk beyazlarla barış içinde yaşama isteklerini göstermek için büyük dumana geldi. Lakota'lar buna Uzun Çayırlar Meclisi dedi. Dostlarımız Cheyenne'ler ise At Deresi Anlaşması... Beyazlara göre ise bu, Laramie Kalesi Anlaşması'ydı. Beyaz baba adına konuşan Kırık El, kendini yaratıcı yerine koyup toprakları halklar arasında paylaştırdı. Her halka zaten sahibi oldukları toprakları verdi. Beyaz baba, halklara, kendi aralarında barış içinde yaşamalarını ve beyaz arabalarının bu topraklardan zarar görmeden geçmesine izin vermelerini söyledi. Bunun karşılığında bize güzel şeyler ve yememiz için sığırlar verecekti. Ama bir yanlış yapıldığında, cezayı yine halklar çekecekti.

**
Bizonun Sevdiği, Tatanka'nın onun canını bağışladığı çocukluğundan beri rüyalarında Lakota'ların karanlık geleceğini görüyordu. Beyaz adamın tekerleklerinin toprağı yaraladığını, toprağın içine işlediğini, yoluna çıkan her şeyi ezip geçtiğini görmüştü. Tekerlek, toprağı ıssızlaştıran bir silahtı. Arazilerde dolaştı, halkları arasında yaşadı ve o korkunç kehanete yanıtlar aradı.

**
Pek çok kişi batının harap edici gücüne karşı koyamadı. Sayısız insan ise, sahip olduğunu bilmediği bir cesarete sarıldı.

**
Bizonun Sevdiği, bölgeleri dolaştı. Ancak beyaz adamın tekerleğinin yol açacağı felaketlere dair kehanetin yanlış olduğunu söyleyecek bir kahin bulamamıştı. Halkını kurtaracak işaretleri aradı. Ancak yalnızca, gelip karanlığın içinde kaybolanların izlerini bulabildi.

**
- Pek çok beyaz adam geldi. Topraklarımızı gürültüleriyle doldurdular. Dillerini beğenmiyorum. Kelimelerinin hiçbir manası yok. Senin gibi, beyaz adamın yolundan yürümek çok zor. Ruh nerede dinleneceğini bilmiyor.

**
- Cheyenne'ler savaş istemiyor. Sözlerinde samimi olduklarına inanıyorum.
- Barış yaparsak Colorado Üçüncü Gönüllü Alayı'nı ne yapacağım? Üçüncü alay, öncelikle Kızılderilileri öldürmek için yetiştirildi. Öyleyse Kızılderilileri öldürmeliler.

**
Mississippi ve Pasifik Okyanusu arasında üç bin kilometrelik demir bir kurdele gerilmişti. Son rayların döşenmesiyle birlikte, Amerika temelli değişti. 

**
- O gün, Gürleyen Ayı'nın kehanetinin gerçek olduğunu gördüm. Kalbim üzüntüyle doldu. Ama halkımız hala yaşıyor. Yaşıyoruz, öyleyse hala umudumuz var.

**
- Benim bildiğim kadarıyla, bu hikaye böyle. Başka birisi bunu biraz farklı anlatabilir. Bir adamın kesinlikle bildiği tek tarih, kendisinin olan o küçük bölümdür. Hepimizin aynı tekerleğin parçaları olduğunu unutamazsınız, göbek, parmaklar ve çember. Birini kırarsan, tekerleği kırmış olursun.

**
- Hikayelerinizi anlattığınızda, büyük annelerinizin ve büyük babalarınızın ruhuna dokunmuş olursunuz. Ve onlardan önceki bütün atalarınızın. Bunları nereden bildiğinizi soracak olurlarsa, deyin ki onlara, Bizonun Sevdiği'nin canı bağışlandı, size bu hikayeyi anlatabileyim diye.

**
- Bu hikayeleri hatırlamanı istiyorum, Jedediah. Zamanı geldiğinde, bunları senden sonrakilere geçir. İnsanların nereden geldiklerini ve diğerlerinin neler yaşadığını öğrenmeleri çok önemli. Bunu çocuklarıma hep söyledim,
dedim ki, "Sizin yarınız Virginia'lı yarınız ise Lakota. İkisiyle de gurur duyun."

**
- Artık bu hikaye sizin.