"Bizim Dünyamız" çok sevdiğim bir yayınevi olan Sinek Sekiz Yayınevi'nin Sürdürebilir Yaşam Kitapları serisinin bir parçası. Dünyamızı ekolojik açıdan anlamamızı ve kendimizi onun bir parçası olarak hissetmemizi kolaylaştıracak bir öğreti olarak kaleme alındığını söyleyebilirim. Çok basit, hızlıca akan ve içinize su serpecek cinsten bir kitap, tavsiye ederim.
"Başına ne gelirse gelsin, yarası ne kadar derin olursa olsun devam edebilecek, yenilenebilecek, daima değişen, muazzam, canlı varoluşun bir parçası olduğumuzun farkına varmak bana büyük bir huzur veriyor." - Alan Weisman, Bizim Dünyamız'ın giriş yazısından
**
"Bütün varlıkların benliksiz doğasını anlamamıza yardımcı olması için sık sık dalga ve su örneği verilir. Dalga yükselir ya da alçalır, meydana gelir ya da kaybolur, oysa dalganın özü olan su, ne yüksek ne alçaktır; ne maydana gelir ne de kaybolur. Bütün görünen işaretler, -yükseklik, alçaklık, meydana gelenler, kaybolanlar- suyun özüne dokunamaz. Her şeyin esas doğası olan özü görmeden, görünürdekilere bağlı olarak ağlayabilir ve gülebiliriz. Bu bizim kendi deneyimlediğimiz gerçekliktir. Eğer dalgayı sadece kendi meydana gelişinde ve kayboluşunda görürsek acı duyarız. Ama dalganın özü olan suyu ve her dalganın suya geri döndüğünü görürsek korkmayız."
**
"Yükselen dalgada pek çok mutluluk vardır. Dalga düşerken sonuna dair bir kaygı olabilir. Yükseliş her zaman düşüşü de getirir. Doğum ölümü taşır. Eğer dalga meditasyon yapsaydı su olduğunun ve mutlulukla düşebileceğinin farkına varırdı. Bir dalga olarak ölse de, su olarak hep yaşayacaktır. [...] Gülümseyerek, korkmadan, kızgınlık duymadan ölmek mümkündür.
Yeryüzüne düşen yağmur damlası bir anda yok olur. Ama bir şekilde hala oradadır, toprak tarafından emilse de bir başka formda hala oradadır. Buharlaşsa da hala orada, havadadır. Buhar haline gelir, bir yağmur damlası olarak onu artık göremezsiniz ama bu orada olmadığı anlamına gelmez. Bir bulut hiçbir zaman ölmez. Bir bulut, yağmur, kar veya buz olur ama bir hiç olamaz.
Bizim ölüm anlayışımız, bir şeyken hiçbir şey olmak, varlıktan yokluğa geçmek gibidir. Oysa meditasyon bize doğumsuz ve ölümsüz olan asıl doğamıza ulaşmamız için yardım eder. Bulut, bulut olmadan önce su buharıydı, okyanustu. Yoktan var olmadı. Bizim doğum ve ölüm anlayışımız da sadece bir görüştür."
**
"Bir portakal ağacına baktığımızda, mevsimden mevsime yaşamını güzel yeşil yapraklar, hoş kokulu tomurcuklar ve tatlı portakallar vererek geçirdiğini görürüz. Bunlar bir portakal ağacının yaratabileceği ve dünyaya sunabileceği en iyi şeylerdir. Biz insanlar da günlük yaşamlarımızın her anında, düşüncelerimizi, sözlerimizi ve eylemlerimizi dünyaya sunabiliriz. Elimizden gelen en iyi düşünceleri, sözleri ve eylemleri sunmayı arzu etmeliyiz; çünkü onlar istesek de istemesek de bizim varlığımızın devamıdır. Zamanımızı bilgece kullanmalı, sevgiyle, merhametle, şefkatle ve anlayışla, güzel şeyler söylemeli, ilham vermeli, bağışlamalı, dünyayı ve birbirimizi koruyacak, kollayacak şekilde davranmalıyız. Bu şekilde güzel bir devamlılık sağlayabiliriz."
**
"Kendilerini, toplumu veya gezegeni mahvedenler bunu kasten yapmıyorlar, bu yüzden onları suçlamayın ya da kınamayın. Acıları ve yalnızlıkları ezici bir kuvvet ve bundan kaçmak istiyorlar. Cezalandırılmaya değil yardıma ihtiyaçları var. Sadece kolektif bir anlayış ya da merhamet bizi özgürleştirebilir."
**
"Bireysel anlayışlarımız toplumsal anlayışı, toplumsal anlayış da toplumsal eylemi doğurur. [...] Bireysel farkındalığımızdaki olumlu bir değişiklik, kolektif farkındalıkta da olumlu bir değişiklik yaratır."
**
"Hoş kokulu bir gül ve berbat kokan bir çöp aynı varlığın iki ayrı yüzüdür. Biri olmadan diğeri olamaz. Her şey dönüşür. Açtıktan altı gün sonra solan gül çöp haline gelir. Çöp altı ay sonra güle dönüşür. Geçicilikten söz ettiğimizde her şeyin daimi bir dönüşüm içinde olduğunu kastederiz. Bu şuna, şu buna dönüşür. Farkındalıkla bakarsak bir şeyi izlerken onda her şeyi görürüz. Her şeyin devamlı olduğunu ve birbirine bağlı akışı anladığımızda değişimden huzursuz olmayız. Bir canlının yaşamı kalıcı değildir ama yaşamın kendisi devamlıdır. Kendimizi yaşamla özdeşleştirir ve birbirinden ayrılmış benliklerin sınırını aşarsak geçici olandaki kalıcılığı ya da çöpün içindeki gülü görebiliriz."
**
"Bir portakal ağacına baktığımızda, mevsimden mevsime yaşamını güzel yeşil yapraklar, hoş kokulu tomurcuklar ve tatlı portakallar vererek geçirdiğini görürüz. Bunlar bir portakal ağacının yaratabileceği ve dünyaya sunabileceği en iyi şeylerdir. Biz insanlar da günlük yaşamlarımızın her anında, düşüncelerimizi, sözlerimizi ve eylemlerimizi dünyaya sunabiliriz. Elimizden gelen en iyi düşünceleri, sözleri ve eylemleri sunmayı arzu etmeliyiz; çünkü onlar istesek de istemesek de bizim varlığımızın devamıdır. Zamanımızı bilgece kullanmalı, sevgiyle, merhametle, şefkatle ve anlayışla, güzel şeyler söylemeli, ilham vermeli, bağışlamalı, dünyayı ve birbirimizi koruyacak, kollayacak şekilde davranmalıyız. Bu şekilde güzel bir devamlılık sağlayabiliriz."
**
"Kendilerini, toplumu veya gezegeni mahvedenler bunu kasten yapmıyorlar, bu yüzden onları suçlamayın ya da kınamayın. Acıları ve yalnızlıkları ezici bir kuvvet ve bundan kaçmak istiyorlar. Cezalandırılmaya değil yardıma ihtiyaçları var. Sadece kolektif bir anlayış ya da merhamet bizi özgürleştirebilir."
**
"Bireysel anlayışlarımız toplumsal anlayışı, toplumsal anlayış da toplumsal eylemi doğurur. [...] Bireysel farkındalığımızdaki olumlu bir değişiklik, kolektif farkındalıkta da olumlu bir değişiklik yaratır."
**
"Hoş kokulu bir gül ve berbat kokan bir çöp aynı varlığın iki ayrı yüzüdür. Biri olmadan diğeri olamaz. Her şey dönüşür. Açtıktan altı gün sonra solan gül çöp haline gelir. Çöp altı ay sonra güle dönüşür. Geçicilikten söz ettiğimizde her şeyin daimi bir dönüşüm içinde olduğunu kastederiz. Bu şuna, şu buna dönüşür. Farkındalıkla bakarsak bir şeyi izlerken onda her şeyi görürüz. Her şeyin devamlı olduğunu ve birbirine bağlı akışı anladığımızda değişimden huzursuz olmayız. Bir canlının yaşamı kalıcı değildir ama yaşamın kendisi devamlıdır. Kendimizi yaşamla özdeşleştirir ve birbirinden ayrılmış benliklerin sınırını aşarsak geçici olandaki kalıcılığı ya da çöpün içindeki gülü görebiliriz."