George Orwell'in efsane romanı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (Nineteen Eighty-Four) 'ten... Filmin senaryo yazarı ve yönetmeni Michael Radford. Kendisi William Shakespeare'in Venedik Taciri (The Merchant of Venice) 'ni de beyaz perdeye aktarmıştı hatırlarsanız; o girdiye de buradan ulaşabilirsiniz.
Film, aynen yazarın tasarladığı gibi 1984 Nisan-Haziran aylarında Londra'da çekildi.
---
- Burası bizim ülkemiz. Bir barış ve bolluk ülkesi. Bir ahenk ve umut ülkesi. Burası bizim ülkemiz. Okyanusya. Bunlar bizim insanlarımız. İşçiler, çalışanlar, inşaatçılar... Bunlar bizim insanlarımız. Bizim dünyamızın işçileri, çabalıyorlar, savaşıyorlar, kan döküyorlar, ölüyorlar... Şehirlerimizin sokaklarında ve çok uzak savaş alanlarında umutlarımızın ve rüyalarımızın sakat bırakılmasına karşı savaşıyorlar. Kim onlar? Onlar karanlık ordulardır. Avrasya'nın karanlık, öldüren orduları... Afrika ve Hindistan'ın çorak çöllerinde, Avustralasya'nın okyanusunda cesaret, güç ve gençlik kurban verildi. Onur duyacakları tek şey zalimlik olan barbarlara kurban verildi. Fakat zafere uzansak bile aramızda büyüyen ve yayılan bir kanser var; şeytani bir tümör:
"Parti'nin söylediği hiçbir şey doğru değil. Parti'nin söylediği hiçbir şey iyi değil. Savaşın kendisi gerçek olmasa bile parti savaşta olduğumuza inanmanızı istiyor... Saldırganlığınızı, kendi meşru hedeflerinden uzağa kanalize etmek için yapıyorlar... Parti. Büyük birader gerçek değil. O, Parti tarafından yaratılmış saf bir kurgu. Devletin gerçek yöneticileri bilinmiyor... kim olduğu belli olmayan işleticiler. Kim oldukları blinmediği için gücü izinsiz ve engelsizce kullanabiliyorlar. Okyanusya halkı, aldatılıyorsunuz. Parti halka hizmet etmez, kendine hizmet eder. Avrasya'yla savaşta değiliz. Parti'nin aptal ve itaatkar kölelerine dönüşüyorsunuz. Gözlerinizi açın. Kötülüğün size ne yaptığını görün. Parti kendi vatandaşlarının üstüne bomba atıyor. Kalk! Boyunduruğundan kurtul. Kaybedecek hiçbirşeyin yok, ama kazanacak çok şey var."
**
Geçmişe... ya da geleceğe... Düşüncenin özgür olduğu bir çağa... Büyük Birader çağından, düşünce polisi çağından, ölü bir adamdan selamlar!
**
Eğer umut varsa proleterlerde yatıyor. Eğer kendi güçlerinin bilincine varırlarsa komplo kurmaya ihtiyaçları kalmayacak. Tarih onlar için konu değil.
**
- Savaş barıştır! Özgürlük köleliktir! Cehalet güçtür! İradenin zaferi orgazmın da üstündedir. Bu gece Anti-Sex birliğinin Zafer Meydanı'ndaki toplantısında 10.000 in üzerinde Partili kadın, sivil evliliklerin %50 azalmasını kutlayıp bekaretin korunması üzerine yemin edecekler ve yapay döllenme için kendilerini bir kap olarak taahüt edeceklerdir.
**
Her şey sisin içinde kayboluyor. Geçmiş silindi ve silinme unutuldu. Yalan gerçek oluyor, sonra tekrar yalan oluyor.
**
- Eğer duygularımı değiştirmemi sağlayabilirlerse seni sevmemin önüne geçebilirler. Gerçek ihanet bu olacaktır.
- Bunu yapamazlar. Bu, yapamayacakları tek şeydir. Sana işkence edebilirler ve sana her şeyi söyletebilirler. Ama seni inandıramazlar. İçine giremezler. Kalbine giremezler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder